• info@farukbulut.av.tr
  • Cennet Mahallesi, Hürriyet caddesi, No: 49/1 B Blok Ofis: 7 Küçükçekmece / İstanbul

Vesayet Davası

VESAYET DAVASI

Türk Medeni Kanunu'nun 404 ila 407 maddeleri arasında vesayeti gerektiren haller ve şartlar sayılmıştır. 408. Maddede ise kişinin kendi isteğiyle vesayet altına alınmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Vesayeti gerektiren haller

1- Yaş küçüklüğü nedeniyle vesayet (TMK 404. Maddesi uyarınca):

Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.

Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

Yaş küçüklüğü nedeniyle vesayet altına alınmasına ilişkin düzenleme genel olarak 18 yaşından küçük olan çocuğun anne ve babasının vefat etmesi halinde çocuğun velayetini kullanabilecek kimse kalmadığından bu hususta çocuğa bir vasi atanması gerekmektedir. Yine anne veya baba'dan birinin vefatı ile sağ kalan ebeveynden velayetin kaldırılması durumunda yine çocuğa bir vasi atanması gerekmektedir.

Yaş küçüklüğü nedeniyle vesayet haline ilişkin açılan davalarda ağırlıklı olarak 18 yaşından küçük çocuğun anne ve babasının vefatı nedeniyle diğer aile bireylerinden biri çocuğa vasi olarak atanmak istemektedir. Vasi atama talebi genellikle çocuğun Sağlık, eğitim vb ihtiyaçlarını karşılamak üzere talep edilmektedir.

Çocuğun hem annesinin hem de babasının vefatı halinde Vesayet mahkemesince gerekli incelemeler yapılır ve çocuğun menfaati doğrultusunda bir vasi atanır.

Yine açılan davaların büyük bir kısmında çocuğun anne veya babasından birinin vefat ettiği, diğer velayet hakkına sahip kişinin hayatta olmasına rağmen vefat eden velayet sahibinin ailesi tarafından çocuğa vasi olarak atanmak istediklerine ilişkindir. Bu davalarda çocuk üzerinde sağ olan eşin velayet ilişkisi devam ettiğinden vesayet mahkemesince vasi atanması mümkün değildir. Bu tip durumlarda vesayet mahkemesince velayetin kaldırılmasına ilişkin dava açılması için tarafa süre verebildiği, bu hususta ihbarda bulunduğu veya açılan vesayet davasının reddine ilişkin kararlar mevcuttur. Bu nedenle çocuk ile taraflar arasında bir velayet ilişkisi olması halinde öncelikle velayetin kaldırılmasına ilişkin bir dava açılması, velayet ilişkisi sonlandırılması halinde çocuğa vasi atanmasına ilişkin talepte bulunmaları gerekmektedir. Bu seçenek ile birlikte yine vesayet mahkemesinden çocuğun vesayet altına alınmasına ilişkin talebi ile birlikte bu aşamada nöbetçi aile mahkemesine velayetin kaldırılması konusunda ihbarda bulunulmasının talep edilmesi halinde vesayet mahkemesince aile mahkemesine ihbarda bulunulacağı, velayetin kaldırılması ile vesayet hali oluşturulmaktadır.

Çocuğun anne ve babasının gaip olması, uzun süredir haber alınamamış olması halinde de yukarıda belirtilen öncelikle velayet halinin kaldırılması gerekmektedir. Ancak genelde çocuğun okul kaydı veya hastane işlemleri nedeniyle acil vesayet kararı gerektiğini görmekteyiz. Mahkemelerin yoğunluğu da göz önüne alındığında velayetin kaldırılması akabinde vasi atanması uzun bir süre alabilmektedir. Bu nedenle açılan vesayet makamından dava dilekçesi ile birlikte çocuğun okul kaydı veya hastane işlemleri için bir ek karar düzenlenmesi talep edilebilmektedir. Böylelikle velayet davasının bekleneceği süre içerisinde çocuğun okul kaydı veya sağlık işlemleri yapılmış olacak, çocuğun mağduriyeti giderilecektir.

2- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlama (TMK 405. Maddesi uyarınca):

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.

Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

Açılan davalar içerisinde yapılan ağırlıklı hataların başında tek hekim raporu, özel hastane raporu veya sadece oransal rapor alınmasına ilişkin durumlardır.

Vesayet mahkemesince TMK 405. Maddesi uyarınca kısıtlama işlemi gerçekleştirebilmesi için Eğitim ve Araştırma hastaneleri veya Devlet hastanelerinden alınan heyet raporlarını dikkate alacağı, bu raporlar içerisinde kişinin ayırt etme gücünü kaybettiği, vasi atanması gerektiğine ilişkin bilgilerin bulunması gerekmektedir. Bu hususların bulunmadığı bir rapor mahkemece dikkate alınmayacaktır. Tek başına oransal raporlar kısıtlama için yeterli görülmemektedir. Yine rapor içerisinde kısıtlı adayının dinlenmesine ilişkin bir hüküm bulunması halinde mahkemece kısıtlı adayı dinlenmektedir.

3- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim nedeniyle kısıtlama (TMK 406. Maddesi uyarınca):

Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

TMK 406. Madde uyarınca açılan davalarda ağırlıklı olarak kişinin savurganlığı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürmesine ilişkindir. Burada bu iddiaların ileri sürülmesi tek başına yeterli olmamakta, olayların deliller ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu delillerin başında kişinin icra dosyaları, fuzuli harcamaları, karşılıksız devirleri gösterilebilmektedir. Bu talep menfaati olan herkes tarafından yapılabileceği gibi kısıtlı adayı tarafından da yapılabilmektedir. Ancak kısıtlı adayı dinlenmeden kısıtlama kararı verilmesi mümkün değildir.

Mahkemece kişinin kendisine veya ailesine maddi olarak zarar verdiğinin belirlenmesi üzere kişi hakkında kısıtlama kararı verilir. Daha fazla zarara uğramamak adına TMK 406. Maddesi uyarınca verilen kısıtlılık kararının Bankalara veya kısıtlının ağırlıklı işlem yaptığı kurumlara gönderilmesi talep edilmelidir.

4- Özgürlüğü bağlayıcı ceza (TMK 407. Maddesi uyarınca):

Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.

Önemli:

Anayasa Mahkemesi;" hükümlüye vasi atanmasını ve vasiliğin sona ermesini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.407 ve 471’in iptaline karar vermiş olup, bu karar 23.06.2023 tarihli ve 32230 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İptal kararı, yayım tarihinden dokuz (9) ay sonra yürürlüğe girecektir." şeklinde kararı mevcut olup, 23/03/2024 tarihi itibariyle TMK 407. Maddesi uyarınca kısıtlama yapılamayacaktır.

5- İstek üzerine kısıtlama (TMK 408. Maddesi uyarınca):

Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.

Açılan davalar içerisinde ağırlıklı olarak kişinin engelliliği veya ağır hastalığı nedeniyle kurum ve kuruluşlarda bulunan işlemleri yerine getiremediğinden kendilerine bir vasi atanmasını talep etmektedirler.

Bu hususta alınacak heyet raporu doğrultusunda kısıtlı adayının da talebi olması halinde karar verilebileceği gibi, vesayet mahkemesince kısıtlı adayının görülmesi, kısıtlı adayında Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı hallerinin varlığı tespit edilmesi durumunda rapor alınmaksızın kısıtlı adayının talebi doğrultusunda karar verilmesi mümkündür.

Vesayet Davasına Bakmaya Yetkili ve Görevli Mahkeme

Vesayet davasına bakmaya yetkili mahkeme, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki mahkemedir.

Görevli mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiştir.

Vesayet Davasında Eşin ve hısımların önceliği

Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.

Vasilikten kaçınma sebepleri

Aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:

1. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,

2. Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,

3. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,

4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,

5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar, hâkimlik ve savcılık mesleği mensupları.

Vasiliğe engel olan sebepler

 Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:

1. Kısıtlılar,

2. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,

3. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,

4. İlgili vesayet daireleri hâkimleri.

Geçici önlemler

Vesayet işleri zorunlu kıldığı takdirde vesayet makamı, vasinin atanmasından önce de re'sen gerekli önlemleri alır; özellikle, kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyetini geçici olarak kaldırabilir ve ona bir temsilci atayabilir.

Kaçınma ve itiraz

Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.

İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.

Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir.

Vesayet kararına karşı yapılacak İtiraz ve İstinaf

Mahkemece verilen kararda kısıtlamaya ilişkin kısmın hatalı veya eksik olduğu düşünülüyorsa bu hususta İstinaf kanun yoluna gidilmelidir. Kısıtlamaya ilişkin hükümlere karşı itiraz yolu kullanılamaz.

Kısıtlama kararına karşı çıkmadan sadece vasinin şahsına karşı çıkma ise itiraz yolu ile mümkündür. On gün içerisinde kendisine vasi atanan kişi, vasi olarak atanan kişi veya menfaati olan kişi vesayet makamına sözlü veya yazılı olarak bildirmelidir.

Vesayet makamınca itiraz sebepleri incelenmeli yerinde görülür ise itirazı kabul eder. Bu karar kesindir. İtirazı yerinde görmez ise yerinde görmeme görüşünü de yazarak bir karar verilmek üzere dosya denetim makamına gönderilir.

Yapılacak işlemlere ilişkin alınacak izinler

Vesayet makamından Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:

1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,

2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,

3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,

4. Ödünç verme ve alma,

5. Kambiyo taahhüdü altına girme,

6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,

7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,

8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,

9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,

10. Borç ödemeden aciz beyanı,

11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,

12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,

13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,

14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.

Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir:

1. Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,

2. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,

3. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,

4. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,

5. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,

6. Küçüğün ergin kılınması,

7. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.

Vesayetin sona erme halleri

1- Küçüklerde; Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer. Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilân eder.

2-Akıl hastalığı veya akıl zayıflığında; Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir.

3-Hükümlülerde; Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.

4- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimde; Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.

5- İstek üzerine kısıtlamada; Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır.

Vasinin görevinin sona erme halleri

Aşağıda belirtilen durumlarda vasinin görevi sona ermiş olur ;

1- Fiil ehliyetinin yitirilmesi ve ölüm

2- Sürenin sona ermesi ve uzatılmaması

3- Engelin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması

Vesayetin sona ermesinin sonuçlar

1-Kesin hesap ve malvarlığının teslimi;

Görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vesayet makamına vermekle yükümlü olduğu gibi; malvarlığını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edilmek üzere hazır bulundurmak zorundadır.

2-Rapor ve hesabın incelenmesi

Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ve hesaplar gibi vesayet makamı tarafından incelenir ve onaylanır.

3-Vasinin görevine son verilmesi

Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edildikten sonra, vesayet makamı vasinin görevinin sona erdiğine karar verir. Vesayet makamı, son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki kararı ile birlikte kesin hesabı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye, tazminat davası açma hakları bulunduğunu da belirtmek suretiyle tebliğ eder. Bu tebliğde vasinin görevine son verildiği de belirtilir.